|
Category |
Turkish |
English |
|
Common Usage |
|
1 |
Common Usage |
bir kez daha |
once again adv.
|
|
I would just like to say once again that the English version is the only correct one.
İngilizce versiyonun tek doğru versiyon olduğunu bir kez daha belirtmek isterim.
More Sentences
|
2 |
Common Usage |
bir kez daha |
once more adv.
|
|
Could you clarify this for me once more?
Bunu benim için bir kez daha açıklığa kavuşturabilir misiniz?
More Sentences
|
General |
|
3 |
General |
bir kez daha |
yet again adv.
|
|
Yet again, the European Parliament has adopted an uncompromising stance, which we oppose.
Avrupa Parlamentosu bir kez daha, karşı çıktığımız uzlaşmaz bir tutum benimsemiştir.
More Sentences
|
4 |
General |
günde bir kez |
once a day adv.
|
|
I bathe once a day.
Günde bir kez yıkanırım.
More Sentences
|
5 |
General |
sadece bir kez |
only once adv.
|
|
She saw this film ONLY once.
Bu filmi sadece bir kez izlemiş.
More Sentences
|
Idioms |
|
6 |
Idioms |
bir kez daha |
once again adv.
|
|
Once again, ladies and gentlemen, this association agreement constitutes a challenge, which we must meet.
Bir kez daha, hanımefendiler ve beyefendiler, bu ortaklık anlaşması karşılamamız gereken bir zorluk teşkil etmektedir.
More Sentences
|
General |
|
7 |
General |
bir ilanın gazeteye bir kez konması |
insertion n.
|
|
8 |
General |
iki kez tekrarlanması gereken bir harfin yalnızca bir kez yazılması |
haplography n.
|
|
9 |
General |
yılda bir kez gerçekleşen etkinlik |
annual n.
|
|
10 |
General |
bir kez olan ve bir daha tekrarlanmayan olay |
one-off n.
|
|
11 |
General |
düşmanın çelik yelek giyme ihtimaline karşı iki kez gövdesine bir kez kafasına ateş edilmesi |
mozambique drill n.
|
|
|
12 |
General |
düşmanın çelik yelek giyme ihtimaline karşı iki kez gövdesine bir kez kafasına ateş edilmesi |
mozambic drill n.
|
|
13 |
General |
düşmanın çelik yelek giyme ihtimaline karşı iki kez gövdesine bir kez kafasına ateş edilmesi |
failure to stop drill n.
|
|
14 |
General |
düşmanın çelik yelek giyme ihtimaline karşı iki kez gövdesine bir kez kafasına ateş edilmesi |
failure drill n.
|
|
15 |
General |
ilk kez köln'de üretilmiş bir çeşit parfüm |
eau-de-cologne n.
|
|
16 |
General |
yılda bir kez olan şey |
yearlies n.
|
|
17 |
General |
bir konu hakkında ilk kez yayın yapan kimse |
broacher n.
|
|
18 |
General |
bir kez daha tekrarlanan olay |
reoccurrence n.
|
|
19 |
General |
bir kez daha bölümlendirme |
repartotion n.
|
|
20 |
General |
ikinci kez bir araya gelme |
reunition n.
|
|
21 |
General |
ilk kez yaşanan bir olayın ve sahnenin yaşanmış gibi hatırlanması durumu |
déjàvu n.
|
|
22 |
General |
bir kez gerçekleşen şey |
one shot n.
|
|
23 |
General |
yalnızca bir kez gerçekleşen şey |
one-shot n.
|
|
24 |
General |
yalnızca bir kez yapılan şey |
one-shot n.
|
|
25 |
General |
yalnızca bir kez kullanılan şey |
one-shot n.
|
|
26 |
General |
çanların peş peşe ahenkli bir şekilde on kez çalınması |
royal n.
|
|
27 |
General |
bir kez katlanmış kağıt yaprağı |
folio n.
|
|
28 |
General |
sayfaları ortadan ikiye bir kez katlanarak veya kesilerek oluşturulmuş kitap |
folio n.
|
|
29 |
General |
bir şeye ilk kez başlama |
origination n.
|
|
30 |
General |
bir şeyi ilk kez başlatma |
origination n.
|
|
31 |
General |
bir internet fenomeninin ilk kez yüzünü göstermesi |
face reveal n.
|
|
|
32 |
General |
bir şeyi ilk kez yapmak |
do something for the first time v.
|
|
33 |
General |
oyunculuk işini bir kez daha gözden geçirmek |
give acting a second thought v.
|
|
34 |
General |
babasını son bir kez görmek |
see one’s father for the last time v.
|
|
35 |
General |
annesini son bir kez görmek |
see one’s mother for the last time v.
|
|
36 |
General |
bir şeyi ilk kez denemek |
try something for the first time v.
|
|
37 |
General |
ilk kez hamile kalan veya sadece bir çocuk doğuran kadınla ilgili |
primiparous adj.
|
|
38 |
General |
sadece bir kez meydana gelen |
nonce adj.
|
|
39 |
General |
hayatta bir kez karşılaşılacak olan |
once-in-a-lifetime adj.
|
|
40 |
General |
yalnızca bir kez gerçekleşen |
one-shot adj.
|
|
41 |
General |
yalnızca bir kez sergilenen |
one-shot adj.
|
|
42 |
General |
yalnızca bir kez üretilen |
one-shot adj.
|
|
43 |
General |
yalnızca bir kez sahnelenen |
one-shot adj.
|
|
44 |
General |
yalnızca bir kez yapılan |
one-time adj.
|
|
45 |
General |
yalnızca bir kez gerçekleşen |
one-time adj.
|
|
46 |
General |
yalnızca bir kez gerçekleşen |
one-shot adj.
|
|
47 |
General |
yalnızca bir kez gerçekleşen |
onetime adj.
|
|
48 |
General |
yalnızca bir kez yapılan |
onetime adj.
|
|
49 |
General |
yalnızca bir kez gerçekleşen |
one-time adj.
|
|
50 |
General |
yalnızca bir kez yapılan |
one-time adj.
|
|
51 |
General |
bir iki kez |
once or twice adv.
|
|
52 |
General |
bir kez olarak |
for this once adv.
|
|
53 |
General |
bir kez daha |
once more again adv.
|
|
54 |
General |
saatte bir kez |
once per hour adv.
|
|
55 |
General |
haftada bir kez |
once a week adv.
|
|
56 |
General |
sadece bir kez |
one time only adv.
|
|
57 |
General |
bir kez daha |
one more time adv.
|
|
58 |
General |
en az bir kez |
at least one time adv.
|
|
59 |
General |
yılda bir veya iki kez |
once or twice a year adv.
|
|
60 |
General |
son bir kez |
one last time adv.
|
|
61 |
General |
bir kez daha |
againward adv.
|
|
62 |
General |
tek bir kez |
once in a way [brit] adv.
|
|
63 |
General |
tek bir kez |
once and a way [brit] adv.
|
|
64 |
General |
bir kez daha |
renewedly [us] adv.
|
|
65 |
General |
en az bir kez |
once adv.
|
|
66 |
General |
bir milyon kez |
meg- pref.
|
|
67 |
General |
bir milyon kez |
mega- pref.
|
|
68 |
General |
her seferinde yalnızca bir kez anlamı veren ön ek |
mono- pref.
|
|
69 |
General |
bir buçuk kez anlamına gelen ön ek |
sesqui- pref.
|
|
Phrasals |
|
70 |
Phrasals |
bir yerde son kez çalışmak |
bow out v.
|
|
71 |
Phrasals |
bir görevi son kez yapmak |
bow out v.
|
|
|
Phrases |
|
72 |
Phrases |
bir kez bile |
no even once expr.
|
|
73 |
Phrases |
bir kez daha |
on one occasion expr.
|
|
74 |
Phrases |
daha önce bir kez |
once before expr.
|
|
Proverb |
|
75 |
Proverb |
söz ağızdan bir kez çıkar |
word once spoken is past recalling
|
|
76 |
Proverb |
söz ağızdan bir kez çıkar |
word spoken is past recalling
|
|
77 |
Proverb |
laf ağızdan bir kez çıkar |
word spoken is past recalling
|
|
78 |
Proverb |
laf ağızdan bir kez çıkar |
word once spoken is past recalling
|
|
79 |
Proverb |
bir kez düşmanla karşılaşmayasın tüm planlar ters teper |
no plan survives contact with the enemy
|
|
80 |
Proverb |
laf ağızdan bir kez çıkar |
a word (once) spoken cannot be recalled
|
|
81 |
Proverb |
söz ağızdan bir kez çıkar |
a word (once) spoken cannot be recalled
|
|
82 |
Proverb |
laf ağızdan bir kez çıkar |
a word (once) spoken is past recalling
|
|
83 |
Proverb |
söz ağızdan bir kez çıkar |
a word (once) spoken is past recalling
|
|
Colloquial |
|
84 |
Colloquial |
bir şeyi bırakmadan önce son kez yapılan şey |
final hurrah n.
|
|
85 |
Colloquial |
(bir şeyi) ilk kez gösteren kimse |
unveiler n.
|
|
86 |
Colloquial |
bir iki kez |
once or twice adv.
|
|
87 |
Colloquial |
bir kez daha düşünsen iyi edersin |
you've got another thing coming expr.
|
|
88 |
Colloquial |
haftada en az bir kez |
at least once in a week expr.
|
|
89 |
Colloquial |
hayatımda bir kez olsun |
for once in my life expr.
|
|
90 |
Colloquial |
hayatında bir kez olsun babanı dinle |
for once in your life you listen to your father expr.
|
|
91 |
Colloquial |
haftada en az bir kez |
at least once a week expr.
|
|
92 |
Colloquial |
haftada bir kez |
once a week expr.
|
|
93 |
Colloquial |
hayatta bir kez |
once in a lifetime expr.
|
|
94 |
Colloquial |
son bir kez |
for a last time expr.
|
|
95 |
Colloquial |
bana bunu tekrar/son bir kez daha açıkla |
run that by me one more time expr.
|
|
96 |
Colloquial |
bana bunu tekrar/son bir kez daha söyle |
run that by me one more time expr.
|
|
97 |
Colloquial |
bana bunu tekrar/son bir kez daha bildir |
run that by me one more time expr.
|
|
98 |
Colloquial |
(birinin) ilk kez duyduğu bir şey |
(it's) news to (one) expr.
|
|
99 |
Colloquial |
insan bir kez genç olur |
young once expr.
|
|
Idioms |
|
100 |
Idioms |
bir kez parlayıp sönen |
a flash in the pan n.
|
|
101 |
Idioms |
son bir kez deneme |
last burst of fire n.
|
|
102 |
Idioms |
bir askerin ilk kez savaşa/muharebeye girmesi |
baptism by fire n.
|
|
103 |
Idioms |
son (bir) kez doya doya eğlenme/eğlence |
(one) last fling n.
|
|
104 |
Idioms |
acemi bir avcının ilk kez av gördüğünde duyduğu heyecan |
buck fever n.
|
|
105 |
Idioms |
bir sorunu/problemi ilk kez yaşayan |
patient zero n.
|
|
106 |
Idioms |
bir rolü ilk kez oynamak |
make (one's) bow v.
|
|
107 |
Idioms |
bir görevi ya da işi ilk kez yapıyor olmak |
make (one's) bow v.
|
|
108 |
Idioms |
aynı ilaçtan bir kez daha almak üzere reçete ile eczaneye başvurmak |
get (one's) prescription refilled v.
|
|
109 |
Idioms |
birine ummadığı bir anda ilk kez onu sevdiğini söylemek |
drop the l-bomb v.
|
|
110 |
Idioms |
(birini/bir şeyi) son kez görmek |
see the end of (someone or something) v.
|
|
111 |
Idioms |
yazılı bir eseri ilk kez bastırıp yayınlamak |
get into print v.
|
|
112 |
Idioms |
(bir şeyi) ilk kez denemek |
have a lash at (something) v.
|
|
113 |
Idioms |
(bir şeyi yapmaya) ilk kez girişmek/kalkışmak |
have a lash at (something) v.
|
|
114 |
Idioms |
(bir şeyi yapmaya) ilk kez teşebbüs etmek |
have a lash at (something) v.
|
|
115 |
Idioms |
(birine bir şeyi) tekrar/son bir kez daha açıklamak |
run (something) by (one) one more time v.
|
|
116 |
Idioms |
(birine bir şeyi) tekrar/son bir kez daha söylemek |
run (something) by (one) one more time v.
|
|
117 |
Idioms |
(birine bir şeyi) tekrar/son bir kez daha bildirmek |
run (something) by (one) one more time v.
|
|
118 |
Idioms |
'-in ilk kez duyduğu bir haber/bilgi olmak |
be news to v.
|
|
119 |
Idioms |
birinin ilk kez duyduğu bir haber/bilgi olmak |
be news to someone v.
|
|
120 |
Idioms |
şans eseri hayatında bir kez ve kısa süreliğine karşılaşmak |
be (like) ships that pass in the night v.
|
|
121 |
Idioms |
(birini/bir şeyi) ikinci kez düşünmek/değerlendirmek |
get second thoughts (about someone or something) v.
|
|
122 |
Idioms |
(bir şey yapmayı) ilk kez denemek |
have a stab at (doing something) v.
|
|
123 |
Idioms |
bir şeyi/bir şey yapmayı ilk kez denemek |
have a stab at something/at doing something v.
|
|
124 |
Idioms |
(bir şeyi) ilk kez görmek |
lay (one's) eyes on (something) v.
|
|
125 |
Idioms |
(bir şey) ilk kez gözüne çarpmak |
lay (one's) eyes on (something) v.
|
|
126 |
Idioms |
bir rolü ilk kez oynamak |
make your bow v.
|
|
127 |
Idioms |
bir görevi ya da işi ilk kez yapıyor olmak |
make your bow v.
|
|
128 |
Idioms |
(bir şeyi) ikinci kez düşünmemek |
not give (something) a second thought v.
|
|
129 |
Idioms |
(bir şeyi) ikinci kez düşünmemek |
not give (something) another thought v.
|
|
130 |
Idioms |
(birini/bir şeyi) son kez görmek |
see the last of (someone or something) v.
|
|
131 |
Idioms |
bir şeyi/bir şey yapmayı iki kez düşünmek |
think twice about something/about doing something v.
|
|
132 |
Idioms |
(bir şeyle) ilk kez karşılaşmamış |
no stranger to (something) adj.
|
|
133 |
Idioms |
bir kez daha |
once and again adv.
|
|
134 |
Idioms |
şans kapıyı bir kez çalar |
opportunity knocks but once expr.
|
|
135 |
Idioms |
hayatta bir kez yaşanacak bir deneyim |
once-in-a-lifetime experience expr.
|
|
136 |
Idioms |
hayatta bir kez yaşanacak bir deneyim |
once-in-a-lifetime experience expr.
|
|
137 |
Idioms |
hayatta bir kez olacak bir durum |
once-in-a-lifetime situation expr.
|
|
138 |
Idioms |
hayatta bir kez yaşanacak bir durum |
once-in-a-lifetime situation expr.
|
|
139 |
Idioms |
hayatta bir kez başına gelecek bir şey |
once-in-a-lifetime situation expr.
|
|
Speaking |
|
140 |
Speaking |
bir kez daha teşekkür ederim |
thank you once again expr.
|
|
141 |
Speaking |
bir kez daha deneyebilir miyiz? |
can we have another go? expr.
|
|
142 |
Speaking |
bir kez daha deneyebilir miyim? |
can I have another go? expr.
|
|
143 |
Speaking |
bin kez düşün bir kere konuş |
put mind in gear before opening mouth expr.
|
|
144 |
Speaking |
bir şey söylemeden önce iki kez düşün |
think twice before saying anything expr.
|
|
145 |
Speaking |
dünyaya bir kez geliyorsun! |
you only live once! expr.
|
|
146 |
Speaking |
delikanlılık bir kez yaşanır |
you're only young once expr.
|
|
147 |
Speaking |
hayatımda bir kez olsun senin kitap okuduğunu görmedim |
I've never seen you read a book in my life expr.
|
|
148 |
Speaking |
hadi bir kez daha deneyelim |
let's try it once more expr.
|
|
149 |
Speaking |
hayata bir kez geliyoruz |
we only go around once expr.
|
|
150 |
Speaking |
insan bir kez genç olur |
you're only young once expr.
|
|
151 |
Speaking |
sadece bir kez daha |
just one more time expr.
|
|
152 |
Speaking |
sana son bir kez dokunmadan |
without touching you one last time expr.
|
|
153 |
Speaking |
sadece bir kez giyildi |
it's only been worn once expr.
|
|
154 |
Speaking |
senede bir kez biraraya gelirler |
they get together once a year expr.
|
|
155 |
Speaking |
sana bir kez daha soracağım |
so I'm going to ask you one more time expr.
|
|
156 |
Speaking |
yalnızca bir kez oynadık |
we only played it once expr.
|
|
Trade/Economic |
|
157 |
Trade/Economic |
yeni çıkan bir ürün veya hizmetin ilk kez görücüye çıkması |
rollout n.
|
|
158 |
Trade/Economic |
yılda bir kez hesapların incelenmesi |
annual audit n.
|
|
159 |
Trade/Economic |
bir kez kullanılıp atılacak mallar |
disposable goods n.
|
|
Politics |
|
160 |
Politics |
senede bir kez yapılan ulusa sesleniş |
annual address n.
|
|
161 |
Politics |
senede bir kez yapılan ulusa sesleniş |
state of the union address n.
|
|
162 |
Politics |
bir politikacının son kez yürüttüğü kampanya |
last hurrah n.
|
|
163 |
Politics |
bir kez daha görüşülmek üzere iade etmek |
recommit v.
|
|
Technical |
|
164 |
Technical |
her-kez-bir-satır yazıcı |
line-at-a-time printer n.
|
|
165 |
Technical |
telsizle iletişimde radyo dalgasının yer istasyonundan iyonosfere bir kez gidiş dönüşü |
hop n.
|
|
166 |
Technical |
uydu iletişiminde sinyalin yer istasyonundan uzay istasyonuna bir kez gidiş dönüşü |
hop n.
|
|
167 |
Technical |
silahın tek bir kez patlaması |
cough n.
|
|
168 |
Technical |
bir kez daha bölmek |
subdivide v.
|
|
Computer |
|
169 |
Computer |
bir kez yanıp sön |
flash once n.
|
|
170 |
Computer |
bir kez tara |
scan once n.
|
|
171 |
Computer |
her-kez-bir-sayfa yazıcı |
page-at-a-time printer n.
|
|
172 |
Computer |
her’-kez’-bir’-satır yazıcı |
line-at-a-time printer n.
|
|
173 |
Computer |
üzerine bir kez yazıldıktan sonra salt okunura dönüşen kompakt disk |
compact disc recordable n.
|
|
174 |
Computer |
üzerine bir kez yazıldıktan sonra salt okunura dönüşen kompakt disk |
compact disc write-once n.
|
|
175 |
Computer |
üzerine bir kez yazıldıktan sonra salt okunura dönüşen kompakt disk |
cd-wo n.
|
|
176 |
Computer |
bir kez yoksay |
ignore once expr.
|
|
177 |
Computer |
bir kez çalıştır |
run once expr.
|
|
178 |
Computer |
bir kez sor |
ask once expr.
|
|
179 |
Computer |
her hücreyi sadece bir kez numaralandır |
number each cell only once expr.
|
|
180 |
Computer |
hepsini bir kez dene |
round robin expr.
|
|
Mining |
|
181 |
Mining |
yalnızca bir kez haddelenen demir çubuk |
muck bar n.
|
|
Medical |
|
182 |
Medical |
bağışıklık sisteminin bir antijene ilk kez maruz kaldıktan sonra daha hızlı ve güçlü bir şekilde yanıt verme yetisi |
memory n.
|
|
Psychology |
|
183 |
Psychology |
ilk kez yaşanan bir olayın ve sahnenin yaşanmış gibi hatırlanması durumu |
déjà vu n.
|
|
Physiology |
|
184 |
Physiology |
(ağızdan veya burundan) bir kez nefes alma veya verme |
whiff n.
|
|
Pathology |
|
185 |
Pathology |
bir hücrede (iki yerine) üç kez meydana gelen kromozom |
trisome n.
|
|
186 |
Pathology |
bir hücrede üç kez meydana gelen (kromozom) |
trisomic adj.
|
|
Math |
|
187 |
Math |
bir doğru ile birden fazla kez kesişip kendisi ile kesişmeyen kapalı bir eğri |
meander n.
|
|
Biology |
|
188 |
Biology |
antijene ilk kez maruz kaldıktan sonra o antijenin antikorunu veya reseptörünü üreten uzun ömürlü bir akyuvar |
memory cell n.
|
|
Marine Biology |
|
189 |
Marine Biology |
bir kez yumurtlayan |
semelparous adj.
|
|
Astronomy |
|
190 |
Astronomy |
evrenin sonsuz kez kendi kendini tekrarladığını öne süren bir kozmolojik model |
oscillating universe n.
|
|
191 |
Astronomy |
evrenin sonsuz kez kendi kendini tekrarladığını öne süren bir kozmolojik model |
oscillating universe theory n.
|
|
Zoology |
|
192 |
Zoology |
yılda bir kez kızışma dönemi geçiren |
monoestrous n.
|
|
193 |
Zoology |
yılda bir kez çiftleşme dönemi olan |
monoestrous n.
|
|
194 |
Zoology |
yılda bir kez kızışma döngüsüne giren |
monestrous adj.
|
|
195 |
Zoology |
bir mevsimde birçok kez kuluçkaya yatan |
polygoneutic adj.
|
|
Botanic |
|
196 |
Botanic |
bir mevsimde birden fazla kez çiçek açan gül |
remontant n.
|
|
197 |
Botanic |
malezya'ya özgü bir kez çiçek açıp meyve verdikten sonra ölen tüy yapraklı bir palmiye ağacı cinsi |
metroxylon n.
|
|
198 |
Botanic |
malezya'ya özgü bir kez çiçek açıp meyve verdikten sonra ölen tüy yapraklı bir palmiye ağacı cinsi |
genus metroxylon n.
|
|
199 |
Botanic |
bir kez meyve verip ölen bitki |
monocarp n.
|
|
200 |
Botanic |
bir kez meyve verip ölen bitki |
monocarpic plant n.
|
|
201 |
Botanic |
bir kez meyve verip ölen bitki |
monocarpous plant n.
|
|
202 |
Botanic |
bir mevsimde birden fazla kez çiçek açan |
remontant adj.
|
|
203 |
Botanic |
bir kez çiçek açan (bitki) |
hapaxanthic adj.
|
|
204 |
Botanic |
bir kez meyve verip ölen (bitki) |
monocarpic adj.
|
|
205 |
Botanic |
ömrü boyunca bir kez meyve veren |
semelparous adj.
|
|
206 |
Botanic |
ömründe bir kez çiçek açan |
semelparous adj.
|
|
Agriculture |
|
207 |
Agriculture |
bir önceki baharda yeni sürülmüş olan çayırı sonbaharda ikinci kez sürmek |
backset v.
|
|
Breeding |
|
208 |
Breeding |
bir kez yün vermiş koyun |
shearling n.
|
|
History |
|
209 |
History |
latin amerika'da 12 ekim'de kolomb'un ilk kez amerika'ya gelişinin kutlandığı bir bayram |
día de la raza n.
|
|
Religious |
|
210 |
Religious |
incil'i bir şehre veya bölgeye ilk kez getiren kimse |
evangelist n.
|
|
211 |
Religious |
ilk kez 1854'te kutlanan bir roman katolik bayramı |
8-dec n.
|
|
212 |
Religious |
isa'nın bin yıllık dönemde ikinci kez geleceğine dayanan bir inanç türü |
premillennialism n.
|
|
Military |
|
213 |
Military |
abd'de başka bir figürün yanına eklendiğinde aynı madalyadan ikinci kez alındığını belirten askeri nişan |
oak leaf cluster n.
|
|
214 |
Military |
ilk kez vietnam savaşı'nda amerikan ordusu tarafından kullanılmış bir taarruz tüfeği |
m-16 n.
|
|
Hunting |
|
215 |
Hunting |
tetiğin çekilmesi ile silindirin sağa veya sola bir kez dönmesini sağlayan iç parça |
hand n.
|
|
216 |
Hunting |
tetiğe bir kez basmakla seri ateşleme yapmak üzere modifiye edilmiş yarı otomatik silah |
bump stock n.
|
|
Sport |
|
217 |
Sport |
ilk kez 1912 olimpiyat oyunları'nda düzenlenen ve her bir katılımcının beş etkinlikte yer aldığı bir atletik yarışma |
modern pentathlon n.
|
|
218 |
Sport |
büyük bir patikayı bir sezonda iki kez geçmek |
yo-yo v.
|
|
219 |
Sport |
(softbolda) bir takımı finalde iki kez yenmek |
double-dip v.
|
|
Tennis |
|
220 |
Tennis |
her iki taraf da 40 sayı aldıktan sonra oyunu kazanmak için bir tarafın iki kez üst üste sayı almasını gerektiren beraberlik durumu |
deuce n.
|
|
Wagering |
|
221 |
Wagering |
10 tane zarı 13 defa atarak belirli bir sayıyı en az 26 kez denk getirme üzerine bir kumar oyunu |
twenty-six n.
|
|
Art |
|
222 |
Art |
rus imparatorluk balesi'nin seçkin baş dansçısına yalnızca birkaç kez verilen bir unvan |
prima ballerina assoluta n.
|
|
Music |
|
223 |
Music |
13. yüzyıla özgü, her biri birçok kez tekrarlanan iki cümleden oluşan tek sesli bir şarkı formu |
rondeau n.
|
|
224 |
Music |
müzik dilinde ilk kez karşılaşılan bir notayı çalmak veya söylemek |
sight-read v.
|
|
Theatre |
|
225 |
Theatre |
yalnızca bir kez sahnelenen gösteri |
one shot n.
|
|
Cinema |
|
226 |
Cinema |
bir filmin ilk kez gösterildiği sinemadan başka sinemada gösterimi arasında geçmesi gereken süre |
clearance n.
|
|
Librarianship |
|
227 |
Librarianship |
yılda bir kez yayımlanan kaynak kitap |
yearbook n.
|
|
228 |
Librarianship |
yılda bir kez yayımlanan kaynak kitap |
yearly n.
|
|
229 |
Librarianship |
yılda bir kez yayımlanan kaynak kitap |
annual n.
|
|
Mythology |
|
230 |
Mythology |
avrupa masallarında birden fazla kez evlenen ve eşlerini öldüren kötü bir adam |
bluebeard n.
|
|
Printery |
|
231 |
Printery |
ayda bir kez düzenli olarak yayınlanan süreli yayın |
monthly n.
|
|
232 |
Printery |
dört sayfa haline gelmesi için bir kez katlanıp yalnızca ilk sayfasına baskı yapılmış kağıt |
fly n.
|
|
233 |
Printery |
bir kez katlanan bir veya birden fazla büyük gazete sayfasından oluşan |
blanket adj.
|
|
Abbreviation |
|
234 |
Abbreviation |
sadece bir kez kayıt yapılabilen kompakt disk |
cd-video n.
|
|
Archaic |
|
235 |
Archaic |
bir kez daha |
eftsoons adv.
|
|
Ornithology |
|
236 |
Ornithology |
tüylerini yalnız bir kez dökmüş kuş |
annotine n.
|
|
Entomology |
|
237 |
Entomology |
dönemlik bir kez kuluçkası olan |
monogoneutic adj.
|
|
Slang |
|
238 |
Slang |
ilk kez tehlikeli/zor/yasa dışı bir şey yapmak |
burst (one's) cherry v.
|
|
239 |
Slang |
bir işi ilk kez yapıyor olmak |
burst (one's) cherry v.
|
|
240 |
Slang |
bir işi ilk kez yapıyor olmak |
lose (one's) cherry v.
|
|
241 |
Slang |
bir işi ilk kez yapıyor olmak |
pop (one's) cherry v.
|
|
242 |
Slang |
bir kez siyahını denedin mi bir daha asla vazgeçemezsin |
once you go black, you never go back expr.
|
|
243 |
Slang |
bir kez zenci biriyle yatarsan bir daha başkasıyla yatmazsın |
once you go black, you never go back expr.
|
|